Garrison Keillor yaptığı radyo programında hayalindeki kasabayı ve her gün yaşanan hayali olayları anlatırmış. Bu kasabada herkes çok mutlu her şey çok yolundaymış. Keillor’un hayali kasabası öyle sıradan kasabalardan değilmiş. Adı Wobegon Gölü Kasabası olan bu yerde ‘’bütün kadınlar güçlü, bütün adamlar yakışıklı ve bütün çocuklar ortalamanın üstündedir.’’ İnsanlar yayında dinlediklerinden o kadar etkileniyorlardı ki Wobegon Gölü Kasabası bazı dinleyicilerin en çok görmek istedikleri yer haline gelmişti. Keillor’un kasabasında yaşayan herkes kendini çok yetenekli ortalamanın üstünde görmektedir. Teorinin de çıkış noktası aslında burasıdır.
Birçok beceri ve yetenek yelpazesi içinde çoğunluğumuz, kendimizi diğerlerinden daha iyi olarak görürüz..
Sayısız psikolojik araştırma ortaya koyuyor ki herkeste biraz kendini üstün görme, beğenme söz konusudur. Birçok alanda kendimizi diğer insanlardan daha yetenekli görürüz. Mesela Wobegon Gölü Kasabası ’nda olduğu gibi gerçekten köyün çoğunluğu ortalamanın üstündeyse kimse kendini çoğunluğun haricindeki ortalama veya ortalamanın altındakilerden olabileceğini düşünmez. Yeni girdiğiniz bir ortamda daha kimsenin özelliklerini tanımadan tahminler yürütmeye başlarız : ‘ben buradaki herkesten daha iyi araba kullanıyorumdur’ ya da kendimizi hayali yarışmalara sokarız : ‘hafıza kapasitesi benden daha iyi olan bir kişi daha yoktur’. Üstün olduğumuz düşüncesini hiçbir şeyin engellemesine izin vermeyiz. Bazen başladığımız bir iş ne yaparsak yapalım yolunda gitmez ve gerçekten o konuda yeteneğimiz olmadığını düşünürüz. Ama bu bizim kesinlikle yeteneksiz, beceriksiz olduğumuz veya başkalarından daha iyi olmadığımız anlamına gelmez. Çok güzel yada yakışıklı olmayabilirim ama ‘benim kadar yüksek bir borsa zekasına sahip kaç kişi vardır ki’ diye düşünebilirsiniz.
Yanlı kendine güvenimiz, insana has çok sayıda zaafımızın nedeni olduğu düşünülmektedir. Örnekleri çok basit bir şekilde hayatımızda birçok kere karşımıza çıkar. Aşırı hız ölümle sonuçlanabilir evet fakat bana bir şey olmaz. Sigara kansere neden olur doğru fakat benim için değil, ben hastalanmam. Bu örnekler veya türetilebilen diğer seçenekler büyük ihtimal çok tanıdık geliyor. Başkaları için geçerli olan kötü şartlar bizim üstün yönlerimiz sayesinde bize zarar vermez gibi bir düşünceye nasıl oluyor da ulaşıyoruz? Herkes de biraz olan kibir ve kendini üstün görme eğilimi bu düşünceye götüren etken olarak karşımıza çıkıyor.
Wobegon Gölü Etkisinde geçerli olan kendimizi olumlu yönde üstün görmemiz bir başka benzer içerikli teoride tam tersi şeklindedir. Teorinin adı ‘ ortalamadan daha kötü’ dür. Sıra dışı olan veya el becerisi gerektiren alanlarda kendimizi diğer insanlardan daha yeteneksiz görürüz. Başarma olasılığımızın daha düşük olduğunu varsayarız. Bir ipin üstünde dengede durmak veya iskambil kağıtlarını üst üste dizerek bir kule oluşturmak gözümüzde olağanüstü bir hal alır. Bu tür zor işlerde başkalarına kıyasla ortalamadan daha kötü olacağımıza dair olumsuz ve çarpık inançlarımız oluşur. Bunun tahmini nedeni ise ne kadar zıt gözükse de Wobegon Gölü Etkisinde ki gibidir. Birisinde diğer insanlarında bir işi yapmakta ne kadar başarılı olabileceğini, kolaylıkla yapabileceğini göz ardı ederken diğerinde de başkalarının da aslında bizim zorlandığımız bir işi yaparken ne kadar zorlanabileceğini kabul edemememizdir.
Add a Comment