Sağlam irade gerektiren sıkı bir diyete başlayacaksınız diyelim. Her şey de olduğu gibi diyete başlamak kadar diyeti devam ettirebilmek de bir o kadar önemlidir. Çünkü başlamaktan ziyade devam ettirmek genellikle daha zordur. Amerikalı psikolog Roy Baumeister yaptığı araştırmalarla bu tür sürekli irade isteyen eylemlerde iradenin sınırlı bir kaynak olduğunu ileri sürmüştür. Benlik, benlik kaynaklarının tükenmesi, ego tükenmesi , öz-saygı, öz-kontrol gibi konularda araştırmalarını yoğunlaştırmış ve türlü deneylerle teorisini desteklemiştir. Bakın siz diyetinizi alt üst edecek bir çikolataya karşı koyarken neler oluyor?
Baumeister’ın Deneyi
Baumeister bir deneyinde kısıtlamaların insan davranışları üzerindeki etkisini görmek istemiştir. Katılımcıları 3 gruba ayırmıştır. Aç olarak deneye katılan 1. Gruba yeni yapılmış taze güzel kokulu kurabiyelerden ikram edilir. 2. grubun önüne kurabiye tabağı konulur fakat kurabiyelerden yemelerine izin verilmez, onlara da turp ikram edilir. 3. gruba ise ne kurabiyelerden ne de turptan ikram edilmez direk 2. aşamaya alınırlar. 2. Aşamada ise katılımcılardan çok zor bir puzzle yapılması istenir. 1. ve 3. grup puzzle ile bir müddet uğraşır ve pes eder. 2. Grup ise çok daha kısa bir zaman içinde pes eder. Burada kurabiyeye karşı olan arzuya irade ile karşı koymak yani Freud’un tabiriyle id’i baskılamak egoyu yoruyor ve tüketiyor. Aklı hala yiyemedikleri kurabiyelerde olan katılımcılar başka bir şeye odaklanmakta ve tahammül göstermekte zorluk yaşamıştırlar. Hatta yapılan bir çalışma sırf kendini kısıtlamak zorunda kalan bir insanın yaşadığı karmaşayı hayal ederek bile ego tükenmesi yaşandığını yani irademizin yorgun düştüğünü göstermiştir.
Benlik kaynaklarının tükenmesi ilerki süreçte karşımıza çıkan öz-kontrol gerektiren durumlarda bize engelleyici bir etki yaratır. Önceki uğraşla ne kadar alakasız gözükse de içinde olduğu durumda kendini kontrol etme becerisini zayıflatır.
Fizyolojik Boyut;
Baumeister’ın ego tükenmesi teorisinin fizyolojik boyutuna baktığımızda beyin ve beden için önemli bir besin kaynağı olan glikozun rolü ortaya çıkmıştır. Birçok deney sonucu göstermiştir ki öz-kontrol tükenmesi ile glikoz miktarındaki düşüş ilişkisi doğru orantılıdır. Hatta tüketilen glikozun öz-kontrol performansını yenilediği gözlemlenmiştir. İnsanın açken ki sabırsız, tahammülsüz, dikkatsiz hali Baumesiter’ın bu teorisini destekler nitelikte bir örnektir.
Örneğin, diyet yapan birinin önüne gelen tatlılara iradesiyle karşı koyması; eğer baskılanan id’e en ufak bir rahatlatma ya da doyum sağlanmıyorsa iradenin son bulduğu yerde tatlıya saldırma daha şiddetli olacaktır. Yani kendinizi bir durumda kısıtlamanız daha sonra kolayca kaçındığınıza sarılmanıza neden olacaktır.
Northwestern Üniversitesi psikoloğu Loran Nordgren ve meslektaşlarına göre kendimizi ayartılmaya karşı açık bırakmamızın nedenlerinden biri, doymuş durumdayken –buna soğuk durum diyorlar- sıcak durumda (aç, yorgun veya şehvetli) olduğumuzda hissettiğimiz arzularımızın gücünü küçümsememizdir. Buna ‘kendini tutma’ önyargısı adını veriyorlar.
Son olarak Baumeıster ‘e göre irademizi bir kas gibi alıştırma yaparak güçlendirebileceğimize dair bulgular mevcuttur. Yani bugün direndiğiniz o kurabiyeler yarın başka bir şeye direnişinizi kolaylaştırabilir. Diğer yandan aşırıya kaçarak yapılan öz-kontrol kas çalışması sonraki görevde kontrol gücünün azalmasına yada ego tükenmesine (öz-kontrol tükenmesine) yol açabilir.
Add a Comment