Bir konu üzerinde karar alırken tek başına davranmak birçok insana ve uzmana göre grupla birlikte davranmaktan daha az sağlıklı bir karara ulaştırır. İnsanlar grupların bireylerden daha muhafazakar kararlar aldığına inanır. Bunun genel sebebi aşırı fikirlerin grup içerisinden bastıralacağı ve farklı düşünce yapılarının harmanlanması sonucu grup düşüncesi en iyi karara götürür kanısıdır. Grupların aldığı kararlar ortalama kararlar olduğu düşünülür. Acaba gerçekten durum böyle midir yoksa insanlarca böyle hatalı bir akıl yürütme mi söz konusudur? Grup düşüncesi teorisi bu konuyu farklı açılarla incelemiştir.
James Stoner’’ın 1961 yılında yaptığı ve o zamandan beri yüzlerce kez tekrarlanan çığır açan çalışması, aslında grupların bireylerden çok daha kutuplaşmış kararlar verdiğini göstermiştir. Konu ister finansal risk alma, ister savaşa girmek olsun grup tartışması, grup üyelerinin başta taşıdığı ilk önyargıları şiddetlendirir.
1970’lerin başında Yale Üniversitesi’nde psikolog olan Irvıng Janis bazı durumların, tehlikeli bir fikir birliği yanılsamasının kontrolü ele aldığı “ grup düşüncesi “ denen, aşırı derecede grup kutuplaşmasına yol açabildiğini iddia etmiştir. Bahsedilen grup düşüncesi ortaya çıkabilmesi için grup üyelerinin birbirlerine zihinsel ve kişisel olarak yakın olmaları, grup liderlerinin kendi görüşünü beyan etmekte açık sözlü ve rahat olması, grup üyelerinin mühalefetlere karşı kapalı olması önemli faktörlerdir.
Grup düşüncesi teorisi için en bariz 2 örnek: Domuzlar Körfezi İstilası ve Pearl Harbor saldırısı
Japonlar Hawaii’nin Oahu Adası’ndaki Amerikan üssüne 7 Aralık 1941’de savaş ilan etmeksizin saldırıda bulunmuştur. Saldırının sonucunda Amerikan donanması büyük hasar görmüştür. Olayın bizi ilgilendiren kısmına bakacak olursak saldırıdan önce Amerikan istihbarat hattı Japonların telsiz görüşmelerinden saldırının gerçekleşeceğine dair duyumlar almıştır. Fakat Amerikan birliğinin donanmalarının yenilmez güçlükte olduğu düşüncesi onları büyük bir fiyaskoya sürüklemiştir. Diğer fiyasko olan Domuzlar Körfezi istilasında ise Fidel Castro rejimini yıkmak amacıyla giriştiği Domuzlar Körfezi çıkartmasıdır. ABD yönetiminin amacı, sayıları 1400’ü aşkın gerillayı Domuzlar Körfezi’nden gizlice Küba dağlarına çıkartarak Castro’ya karşı bir ayaklanmayı tetiklemekti. Fakat cephane ve plan yetersizliğinden dolayı gerillaların çoğu katledilmiş geri kalanıda esir alınmıştır. Bu olayın diğer yüzünde ise operasyonu planlayanların olayın sadece olumlu yönleri üzerinden planlamış olmalarıdır. Dışarıdan gelen hiçbii olumsuz düşünceyi değerlendirmeye almamışlardır. İki olayda muhalif fikirlerle bağlantı kesildiği için fiyaskoyla sonuçlanmıştr.
Özellikle kendini dış fikirlere karşı kapatan grupları etkisi altına alan ‘grup düşüncesi’ mantıklı ve doğru kararların önünde büyük bir engeldir. Grup içerisinden inandıklarına at gözlükleriyle bakarlar olay içerisinde öylesine uyurgezer olurlarki sonuç fiyasko olunca durumun şokunu uzun süre üstlerinden atamazlar.
Add a Comment