Psikoz; duyuların ve algıların işleyişinde sorunların ortaya çıkması halidir. Düşünce yapısında yaşanan kaymalar kişiyi belirli zaman süreçlerinde gerçek hayattan koparabilir. Daha çok şizofreni, bipolar gibi akıl hastalıklarının bir parçasıdır. Hastanın zihni psikozun etkisinde sanrılar ve kuruntular geliştirebilmektedir.
Psikozlar tıbbi açıdan ele alındığında kuruntudur yani temelsizdir. Fakat hasta için bunların yalnızca yanılmadan ibaret olduğu söylenemez. Psikozlar bu hastalara göre kökleşmiş, sarsılmaz inançlarıdır. Mesela psikozlara sahip kişi komşusunun ona zarar vereceğini, arkasından kötü planlar yaptığını düşünüp komşusuna zarar vermeye kalkabilir. Hayal ürünlerini destekleyecek en ufak bir şeyin olmasına gerek yoktur. Oluşumun nedeni komşunun ters bir davranışta bulunması değildir.
Anormal Belirginlik Teorisi
Shitij Kapur psikiyatri, psikoloji ve nörobilim üzerine eğitim almış ve çalışmalarını bu alanlarda yoğunlaştırmıştır. Psikoz ve şizofreni tedavileri için yaptığı çalışmalarında ‘’anormal belirginlik teorisi’’ ni geliştirmiştir. Bu teoride Kapur psikozun etkileriyle gerçekliğin nasıl ortadan kalktığı açıklamaya çalışmıştır.
Kapur’a göre beyinde salgılanan dopamin adı verilen nörotransmitter psikozun ortaya çıkışında önemli bir etkiye sahiptir. Dopamin sinir hücreleri arasında iletişimi sağlayan bir hormondur. Mutluluk hormonu olarak bilinir ve motivasyonu sağlamakta etkilidir. Kapur’un anormal belirginlik teorisinde de beyinde dopamin salgılanmasında ve kullanılmasında meydana gelen değişim üzerinde durulmuştur. Dopaminin fazla veya az kullanılması ciddi sağlık sorunlarına neden olur. Bu hormonun azalması durumunda zihinsel fonksiyonlarda sorunlar oluşur; artması durumunda ise bazı anormallikler ortaya çıkar.
Psikozda en büyük sorun önemlilik seviyesinin karıştırılmasıdır. Dopaminin motivasyonu yani yoğunlaşmayı sağlayan görevi bu noktada rol oynar. Bir şeyin ne kadar belirgin veya önemli göründüğünü değiştirir. Örneğin insanın karnı açken yemekler daha cezbedici ve farkedilir hale gelir. Dopaminle ilgili problemler bu sistemin yanlış gitmesine neden olur. Bu durumdan etkilenen kişiler önemsiz şeyleri farketmeye ve bunlara ciddi önemler vermeye başlarlar. Bu derece inandıkları şeyler için davranışlarını değiştirirler. Garip ve zorlayıcı kuruntulara kapıldıklarını iddia ederler.
Kapur teorisinde ana fikir beyindeki nörotrasmitter olan dopaminin fazla aktif olmasından dolayı psikozların meydana gelmesidir. Fakat psikozların ve akıl hastalıklarının nedenleri olarak yalnızca beyini sorumlu tutmak doğru değildir. Bireyin genetiği, yaşam koşulları, çevresi hatta doğum koşulları bu tür akıl hastalıklarında etkin rol oynamaktadır. Psikozun görülme sıklığı en çok öğrencilerde, mahkumlarda ve evsizlerde görülmektedir.
Nörobilim akıl ve ruh sağlığında önemli bir yere sahip olsa da ruhsal açıdan tam anlamıyla kesin kanılara varabilmek için bireyi bir bütün olarak ele almak gerekmektedir.
Add a Comment