sen muhteşem bir şatosun

Sen Muhteşem Bir Şatosun

Debbi Ford, Işığı Arayanların Karanlık Yanı adlı kitabında John Welwood’un iç dünyamızı betimlemek için kullandığı bir şato benzetmesine yer vermiştir. Gelin birlikte bu şatonun koridorlarında birlikte yürüyelim.

Uzun koridorları ve binlerce odası olan muhteşem bir şato olduğunuzu hayal edin. Şatonuzun her odası mükemmeldir ve özel bir armağana sahiptir. Her bir oda farklı bir yönünüzü temsil eder. Ayrı ayrı tüm odalar o mükemmel şatonun ayrılmaz bir parçasıdır. Bir çocukken, siz şatonun her bir köşesini utanmadan yada yargılamadan araştırdınız. Korkusuzca her odaya girdiniz, o odaların mücevherlerini ve gizemini araştırdınız. Bu ister bir salon, ister yatak odası, ister bir banyo ya da kiler olsun her bir odayı sevgi ile kucakladınız. Her oda kendine özgüydü ve benzersizdi. Şatonuz ışık, sevgi, ve harikalarla doluydu. Sonra bir gün biri şatonuza gelip sizi odalarınızdan birinin kusurlu olduğunu, onun asla sizin şatonuza ait olmadığını söyledi. O, eğer kusursuz bir şatoya sahip olmak istiyorsanız bu odanın kapısını kapatıp kilitlemeniz gerektiğiniz bildirdi. Halbuki senin bildiğin zaten sen muhteşem bir şatosun .

Ne olacak şimdi?

Siz sevilmek ve kabullenilmek istediğiniz için hemen o odayı kapattınız. Zaman içinde giderek daha çok insanla tanıştınız, onları şatonuza davet ettiniz, odalarınızı gösterdiniz; bazen büyük bir gururla belki biraz mahcubiyetle. Hepsi size odalarla ilgili kendi kanılarını bildirip, hangilerinden hoşlanıp hangilerinden hoşlanmadığını söyledi. Şatonuza her gelenin ardından siz yavaş yavaş odalarınızın kapılarını birbiri ardına kapattınız. Harika odalarınız kapatıldılar, ışıksız bırakılıp karanlığa gömüldüler. Böylece bir kısırdöngü başladı.

O zamandan itibaren siz her türlü nedenle giderek daha çok kapı kapattınız. Korktuğunuz için kapıları kapattınız yada odaların aşırı cesur olduklarını düşündünüz. Size göre çok tutucu olan odaların kapılarını da kapattınız. Gördüğünüz diğer şatolar sizinki gibi bir odaya sahip olmadıkları için kapıları kapattınız. Dini liderleriniz belli odalardan uzak durmanızı söyledikleri için de kapıları kapattınız. Toplumun ölçütlerine yada kendi idealinize uymayan her odanın kapısını kapattınız.

O muhteşem şatoya ne oldu ?

Şatonuz artık size sonsuz gözükmez. Artık eskisi gibi her odaya sevgi ve hayranlıkla da bakmıyorsunuzdur. Bir zamanlar gurur duyduğunuz odaların şimdi ortadan kalkmalarını istiyordunuz. Bu odalardan kurtulmanın yollarını bulmaya çalıştınız ama onlar şatonuzun yapısının bir parçasıydı. Artık hoşlanmadığınız her odanın kapısını kapatmış olduğunuzdan bir gün geldi siz o odaları hepten unuttunuz. İlk başta ne yaptığınızın farkında değildiniz ama sonra bu durum alışkanlık haline gelmişti. Herkes size ” sen muhteşem bir şatosun böyle gözükmemelisin ” dei ve nasıl görünmesi gerektiği konusunda farklı mesajlar veriyordu. Tüm şatonuzu seven iç sesinize güvenmek yerine onlara kulak vermek çok daha kolaydı. Çok geçmeden kendinizi sadece birkaç küçük odada yaşar buldunuz. Birçoğumuz o kadar çok odayı kapattık ki sonunda bir zamanlar şato olduğumuzu bile unuttuk. Sadece küçük, iki odalı, tamire muhtaç bir ev olduğumuza inanmaya başladık.

Şimdi şatonuzu iyi ve kötü tüm benliğinizi barındırdığınız yer olarak düşünün. Odalarınızın biri sevgi, biri cesaret, biri incelik ve bir başkası da zarafettir. Şatoda sayısız oda vardır. Yaratıcılık, dişilik, dürüstlük, bütünlük, sağlık, iddialılık, güç, ürkeklik, nefret, açgözlülük, soğukluk, tembellik, küstahlık şatonuzun odalarından yalnızca birkaçıdır. Her bir oda yapının asli bir parçasıdır ve her bir oda şatonuzun bir yerlerinde bir zıt kutbuna sahiptir. Allahtan, benliğimiz her zaman bütün parçalarını eksiksiz olarak istediği için daha azı olmaktan asla doyum hissetmez. Kendimizden hoşnutsuzluğumuz bizde şatomuzun bizde şatomuzun tüm kayıp odalarını arama güdüsü yaratır. Biz ancak şatomuzun tüm odalarını açarak kendi benzersizliğimizin anahtarını bulabiliriz.

Bu şato size benliğinizin büyüklüğünü kavramanıza yardımcı olmak sunulmuş bir mecazdır. Çoğumuz bu kapıların ardında bulacağımız şeyden korkarız. Fakat şunu unuturuz sahiplenmediğimiz şey bize sahip olur. Ama eğer yaşamınızın yönünü değiştirmeyi gerçekten istiyorsanız, şatonuza girip yavaş yavaş her kapıyı açmanız gerekir. Eğer kendimize ait bir durumun var olmasına izin verirsek, onu davranışlarımızda sergilemek zorunda kalmayız. O bizi kullanacağına biz onun getirdiği armağanları kullanmaya başlarız. Şatonuzu çocukluğunuzdaki gibi yeniden araştırıp keşfetmeye başlayabilir ve bu şekilde yeniden sahiplenebilirsiniz. Ancak tüm benliğinizin mevcudiyetiyle siz ihtişamınızı takdir edebilir ve yaşamınızın bütünlüğünün ve benzersizliğinin tadını çıkarabilirsiniz.
Sen muhteşem bir şatosun bunu unutma.

Add a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *